Tepemde 3 tane dünya tatlısı cadı (Kızım Kayra ,Ecem ve Selin) ile gerçek bir tatil yaptım. Gerçek olduğunu , dönüş yolunda “ Allah Allah pazartesi günü yapacağım hiç birşeyi hatırlamıyorum ” dediğimde anladım. Evet gerçekten öylesine tatil moduna girmişim ki, işi unutmuşum. Süper bir duygu. Tabi bunun en büyük sebeplerinden biri EGE nin o muhteşem havası, denizi doğası ve insanları tabiki…
MY Maria Select adında, Taş bina olarak 4 yılda inşa edilmiş minimum kural felsefesi ile yönetilen güzel bir butik hotelde konakladık. Mimarisi, odaların büyüklükleri, müşterilerle birebir ilgilenmeleri vesilesi ile Otel sahibi Şükrü Güner ile sohbet etme fırsatım oldu. (yoksa hiç konuşmayı sevmem ) Şükrü beyin ilginç bir geçmişi var, aslen Marmaris’li olmasına rağmen 70’li yıllardan 2000’li yıllara kadar Avusturya da yaşamış, halı experliği, fuarcılık, çok zor bir iş olan telefon ile pazarlama gibi değişik işlerle uğraşmış. Sonunda sevdiği memleketine geri dönmüş, Datça’daki bu butik oteli açmış.
İyi ki de açmış , gerçekten %99 müşteri memnuniyetini %100 uygulayan ender otellerden birisi, özellikle akşamları barbeküde yaptıkları balıklar, etler muhteşem.. Yine kilo alıp döndük. Şükrü beyin nitelikli sürdürülebilir turizm konusunda ilginç ve güzel fikirleri var, yakında kendisini turizm camiasında göremeye başlarız..
EGE SAHİLLERİ BİR BAŞKADIR..!
Akşamları Ege’nin hafif rüzgarlı havasında sahilde yürüyüş yapmak bir başka güzel oluyor. Sahilde, takıcılar diye bilinen bir çok takı tezgahının bulunduğu ortak noktada, yine muhteşem bir pastane var. Akşamları çay içmek için yer bulamadığınız gibi sabah yürüyüşünüzü yarıda kesebilecek kadar başarılı bir fırınları var. Sabah kendilerine has poğaçaları, İzmir’in meşhur çöreği BOYOZ da var, çok fena çoook…
Böyle hissettiğim bir yerde Kastamonu’nun Daday ilçesindeki Barış At Çiftliği. Uzun yıllardır bahar aylarındaki değişmez adresimizdir. Kızımın at sevdası ile başlayan, Bülent ve Tevhide çiftinin ve oğulları Barış’ın, o doğal samimiyeti , muhteşem doğası , ve tabi kii yemekleri.. Organik meyveler, sebzeler.. Organik Gözleme ? .. Şaka bir yana gerçekten çok güzel ağırlıyorlar, her seferinde biraz daha uzun kalalım istiyoruz.
Sonunda tatil bitti..
Okullar açılıyor. Hemde nasıl açılıyor, hatta bazıları açıldı. Her gün yeni haber, her gün yeni bir isyan … Herkes konuşuyor, bir şeyler söylüyor, yönetime, okula, sisteme isyan… Herkes kendine göre haklı ama unuttuğumuz bir şey var. Çoçuklarımız, o taze beyinler .. Sizce onlar bu açıklamalardan nasıl etkileniyorlar. Şu anda duydukları bir kelime bile hayatlarını değiştirebiliyor.. Psikolojilerini mahvetmeyelim. Daha başlamadan okuldan nefret etmesinler.
Belki gazetelere, televizyonlara engel olamayız ama onların yanında bu konuları konuşurken dikkatli olalım. Çözüm ararken onların okuyama, okul karşı olan hisselerini “MERAK” dan “ NEFRET” e çevirmeyelim. Şirketimde 5-6 yaş çocuklara verdiğimiz eğitimler sırasında sohbet ettiğimiz yavrularımızın gözlerindeki korkuyu gördüm.
Lütfen geleceğimizin “CESARETİNİ KIRMAYALIM.” Sistemle mücadele ederken onları harcamayalım, koruyalım.
Tüm çocuklarımızın, öğretmenlerimizin ve ebeveynlerimizin yeni eğitim yılını başarı , huzurlu ve sağlıkla geçirmelerini diliyorum.
Sevgiler…
Lutfi Ozbilen
Lutfi@fokusakemi.com